Çoğu hayvanı doğada çıplak gözle görmek çoğu zaman mümkün olmayabilir. Bu gerek hayvanımızın kendini gizlemekte ki ustalığından gerekse bizim onlara yanaşmaya karşı olan korkumuzdandır. Fakat izlerini sürmek ise sandığımız kadar zor değildir. Onların varlıklarını ayak izlerinden, dışkılarından, besin artıklarından veya ağaçlarda ve toprakta bıraktıkları işaretlerden anlayabiliriz. Bir işaret bize yalnızca hayvanın varlığını değil aynı zamanda ruh halini, yaşını, beslenme şeklini, cinsiyetini de gösterebilir.

Okuduğunuz bu yazı bir doğal alanda, parkta, okul bahçesinde gezerken karşılaşabileceğiniz bir işarete göre orada ne tür bir hayvan olduğunu anlamanıza yardımcı olmak için yazıldı.
İyi keşifler!
Memelilerin Ayak izleri
İlk olarak bir izi tanımlayabilmek için farklı hayvan türlerinin ayak yapısı ve görünüşü hakkında biraz bilgi sahibi olmak gerekir.
Plantigrat Hayvanlar:
İlkin memeliler dört ayağında da tırnaklı parmakları olan canlılardı. Yani buradan anlıyoruz ki bu hayvanlar ayak tabanlarının tamamı üzerinde yürüyorlardı. Bu ilkel ayak tipi böcekçillerin birçoğunda neredeyse hiç değişmemiş olarak bulunur. Ayrıca bu yapı diğer memelilerde de bulunabilir, örneğin porsuklarda ve ayılarda.

Beş tam gelişmiş parmağı olan hayvanlarda, bunlar her zaman farklı uzunluklardadır. Parmaklar 1’den 5’e kadar, içeriden dışarıya doğru (insandaki başparmaktan serçe parmağa) numaralandırılır. Dış parmak (5 numara) ve en sonda da iç parmak (1 numara) gelir. İç parmak en kısasıdır. Bu da bize, bir ayak izine rastladığımız vakit, iç parmak solda ise hayvanın sağ ayağına ait bir işaret bulduğumuzu söyler.
Dolayısıyla Plantigratlar için, ayak yapıları sebebiyle, sakin bir tempoyla hareket eden ve görece kısa bacaklı hayvanlardır diyebiliriz. BU sonuca nasıl mı vardık? Bunu kendimiz üzerinden örnekleyelim. Yavaş hareket edeceğimiz zaman, bu ağır tempolu bir yürüyüş olabilir, ayak tabanlarımız yere tam basar. Fakat hızlı hareket etmemiz gerektiğinde, örneğin koşarken, ya da zıplamamız gerektiğinde ayaklarımızı patilerimiz (parmaklar ve parmak köklerinin bulunduğu ön kısım) üzerinde kullanırız.
Dijitigrat Hayvanlar:
Plantigrat ayak yapısının zaman içerisinde farklı hareket tiplerine ve farklı hızlara bağlı olarak birkaç ayak tipine evrildiğini gözlemliyoruz.

Genellikle koşarak hareket edenler dijitigrat (örneğin kediler) veya unguligrat (örneğin geyikler) olmuşlardır. Bunun sonucu olarak kemiklerde uzama (ki bazı hayvanların ayak kemikleri büyük oranda uzamıştır, örneğin atlar), parmakların veya parmak uçlarının üzerinde yürüme, parmak sayısında azalma (en sık görülen azalma 1 numaralı parmağın (başparmağın) azalmasıdır ki genellikle yok olarak hayvanın dört parmaklı olmasına sebep olur.) şeklinde evrimleşme gözlemliyoruz.

İzlerin Tipleri:
Hayvan ayak izlerini; pençe izleri, çift toynaklı izler ve tek toynaklı izler şeklinde üç gruba ayırabiliriz. Bunun yanı sıra ön ve arka ayak izleri şeklinde genellemek de pekala mümkün. Bir ayağın ön mü yoksa arka mı olduğunu nasıl anlayabiliriz peki? İşte sizin için bir ipucu, ön ayaklar daha yayvan ve derin bir iz bırakır. Ön ayak tırnakları daha tutucu bir tavır sergilerler ve bunun sonucunda kazınmış bir iz bırakırlar.

a. Pençe İzleri
Pençe izlerini incelerken tırnak şekli, uzunluğu ve sayısı dikkat etmemiz gereken en önemli noktalardır. Fakat unutmamamız gereken bir nokta var ki, bazen izler toprağın kalitesine bağlı olarak kendilerini gösterirler.

b. Çift Toynaklı İzler
Bu hayvanların kendilerini tanımamızı sağlayan spesifik bir ayak yapısı vardır. 4 adet parmağa sahiptirler. 1 numaralı parmakları yoktur ve ortada ki parmaklarını, yani 3 ve 4 numaralı parmaklarını, kullanarak yürürler. Diğer iki parmak arkada konumlanmıştır. Hatta genellikle o kadar yukarı bir konumda bulunur ki hayvan yürürken yere değmez.

c. Tek Toynaklı İzler
Bu hayvanlar yalnızca 3 numaralı parmak üzerinde yürürler. Bu parmağın ucunda gelişmiş bir toynak bulunur. Aslında hayvanımız dış parmak ucunda yürür. Şunu söyleyebiliriz ki çift toynaklılarda ve tek toynaklılarda görülen bu yapı bir çeşit değişmiş pençedir.
Yazı Sahibi
Rumeysa Toper
Dünya tatlısı canlılar olduğuna inanıyorum evrende, bulunuşlarını bekleyen. Bu yüzden hep gülümsüyorum, onları bulup kocaman bir gülücük bırakıyorum gamzelerine ve sonra onları yazıyorum. Ben bir yazarım; hayvanlardan bitkilere, dünyadan yıldızlara, her şeyi yazarım ben. Zira kelimelerden ve gülümsememden güçlü pek az şeyim var. Bir de okurum ben. Biyoloji okurum, kitap okurum, canlıları okurum. Bu sebeplerdendir ki Hacettepe Üniversitesi'nde lisans öğrencisi bir biyoloğum. Zoolojiden, hidrobiyolojiden, speleolojiden, tıbbi biyolojiden ve psikolojiden oldukça hoşlanırım. Bazen resim çizer, bazen fotoğraf çeker, bazen de ukulele çalarım. Çoğu zaman şarkılar söyler, genellikle de konuşurum. Arada bir mağaraya girer, dağa tırmanır, dalış yaparım. Ve her zaman yürürüm ben. Denize, gökyüzüne ve siz insanlara ise aşığım.