Merhaba arkadaşlar. Gelin bugün sizlerle mevcut bilgilerimizi bir gözden geçirelim. Evvet başlıyoruz!

Öncelikle meyveler hakkında ne biliyoruz? Tohumlu bitkilerde ovaryumun döllenmesinden sonra ovaryumu oluşturan karpelin (meyve yapraklarının) gelişmesi ile oluşan yapıdır. Meyvenin öncelikli görevi tohumu korumak, gelişmesi için gereken besini sağlamak ve olgun tohumun daha farklı alanlara yayılmasını sağlamaktır.
Tohumlu bitkiler yeryüzünde en çok türe sahip bitki gurubudur. Peki bunun sebebi nedir arkadaşlar? En önemli sebeplerden biri, tohum ile birlikte, bitkilerin çok daha farklı alanlara yayılabilmesidir. Yeni yerleşim alanlarında ortaya çıkacak genetik çeşitlenme ise yeni türlerin oluşmasına yol açar. Böylelikle başlangıç durumuna göre daha fazla sayıda tür olmuş olacaktır.
Şimdi beraber bir meyvenin içten dışa doğru bir taslağını çizelim.

En içte tohum olmakla birlikte sırasıyla, endokarp, testa, mezokarp ve egzokarp şeklinde bir taslak çizebiliriz.
Peki o halde biz hangi meyvenin hangi tabakasını yiyoruz?
Elma, armut, ayva, yenidünya, muşmula gibi meyvelerin asıl meyve tabakaları en ortada, örneğin elma için, elmanın eşeği diye yenmeyip atılan kısımdır.



Çilek, ahududu, dut, kuşburnu, kivi, üzüm ve böğürtlen gibi meyvelerde ise durum biraz daha farklı bir hal alıyor. Bu tip meyvelerde yediğimiz kısım normalden daha fazla büyüyüp etlenen çiçek tablasıdır.

Çilek üzerinden örnek verecek olursak, çileğin gerçek meyvesi aslında çileği yerken dişimize dokunan ve çıt çıt ezilen, çileğin yüzeyindeki küçük, kahverengi, noktacık şeklindeki yapılardır.
Bir diğer meyvemiz hindistan cevizine gelecek olursak, meyve olarak yediğimiz yapı aslında bitkinin endospermidir. Bir diğer meyvemiz ise incir arkadaşlar. Meyve olarak tüketilen kısım aslında bitkinin özelleşmiş çiçek kuruludur. Gerçek meyve ise inciri yerken ağzımıza gelen ince kumsu yapılardır.

Kaynaklar: 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı 1. Dönemi Ekonomik Botanik Ders Notları
Yazı Sahibi
Rumeysa Toper
Dünya tatlısı canlılar olduğuna inanıyorum evrende, bulunuşlarını bekleyen. Bu yüzden hep gülümsüyorum, onları bulup kocaman bir gülücük bırakıyorum gamzelerine ve sonra onları yazıyorum. Ben bir yazarım; hayvanlardan bitkilere, dünyadan yıldızlara, her şeyi yazarım ben. Zira kelimelerden ve gülümsememden güçlü pek az şeyim var. Bir de okurum ben. Biyoloji okurum, kitap okurum, canlıları okurum. Bu sebeplerdendir ki Hacettepe Üniversitesi'nde lisans öğrencisi bir biyoloğum. Zoolojiden, hidrobiyolojiden, speleolojiden, tıbbi biyolojiden ve psikolojiden oldukça hoşlanırım. Bazen resim çizer, bazen fotoğraf çeker, bazen de ukulele çalarım. Çoğu zaman şarkılar söyler, genellikle de konuşurum. Arada bir mağaraya girer, dağa tırmanır, dalış yaparım. Ve her zaman yürürüm ben. Denize, gökyüzüne ve siz insanlara ise aşığım.