İçinde bulunduğumuz COVID-19 süreci boyunca insanların verdiği mücadelelerden bir diğeri de psikolojik boyuttadır. Bu psikolojik mücadele de salgın kadar tehlikeli olma potansiyeline sahiptir. Kişi, salgının yayılmasını yavaşlatmak üzere alınan önlemler nedeniyle bunalıma girme hatta çevresindeki insanlara karşı tehtitkar davranışlar sergileyebilirler. Hastalığa yakalanma korkusuyla ve bilgi kirliliği nedeniyle yanlış davranışlarda bulunabilinir veya fazla stres, panik, depresif duygular sergileyebilirler. İçgüdüsel olarak savaş, salgın gibi zamanlarda içgüdüsel olarak normal yaşantının aksine birnevi hayatta kalabilmek için korku, endişe, şüphe gibi duygular daha baskın görünür.Aynı salgının kendisi gibi bu tür depresif tavırlar da kişiden kişiye aktarılabilinir.
Hastalık Hakkında Bilgi Sahibi Olma
Sürecin en önemli kısımlarından biriside doğru bilgiye ulaşabilmek.Salgın hakkında bilgisi olan bir kişi ile herhangi bir fikri olmayan birisini karşılaştırdığımızda bilgisiz kişi korku,panik gibi duyguları daha fazla gösterir. Hastalığa yakalanma korkusu baskın gelerek doğru kararlar almasını zorlaştırır.İç güdüsel olarak hayatta kalmak için tetiklenen korku duygusundan sonra kendini korumak için önlem alıcaktır ve bu kısımda da doğru bilgiye ulaşım önemlidir.Yanlış bir şekilde korunmaya çalışırsa (Maske,dezenfektan ve eldivenlerin aşırı kullanımı) herhangi bir yararı olmayabilir veya kendi sağlığı dolayısı ile toplum sağlığına zarar verebilir. Korku,panik ve şüphe toplumu gereksiz bir telaşa da sürükleyebilir.Buna güzel bir örnek olarak ise 1987 yılında Birleşik Krallık’ta AIDS kriz haline geldiğinde Japonya’da herhangi bir vaka görülmemesine rağmen hastalığa yakalandığını düşünen birçok kişi hastanelere müraacat etmeye başladıklarını ve takıntılı bir şekilde hastalandığını düşünenlerin ikna edilemediği görülmüştür[1].
Bireyin salgın hakkında bilgisinin olmamasının sosyolojik bir zararıda ‘’damgalama’’.Hastalığa yakalanmış kişiler veya hastalığa yakalanmaktan korkan kişiler salgının sebebini halk arasındaki bazı kesimlerin neden olduğunu söyleyerek onlara karşı ayrımda bulunma, onlardan kaçınma düşük bir ihtimal olsa da saldırgan eylemlerde bulunan tavırlar segileyebilirler[1,2].Neyse ki orta çağ zamanlarında gözlenebilse de teknolojinin gelişmesiyle ve toplumun düşünce yapısındaki değişimler bu tür olayların günümüzde olma ihtimalini azaltmıştır.
Neden Daha Fazla Stresli Oluruz ?
Salgın gibi popülasyonun devamlılığına zarar verecek durumlarda içgüdüsel olarak daha stresli oluruz. Şuanki durumlar içerisinde düşündüğümüzde belki de o kadar tehlikeli gelmeyeceği için bağdaştıramayabiliriz ama eğer 1300’lerde yaşanan kara vebada olduğunuzu düşünürseniz o tür bir durumun biraz daha stresli olucağını tahmin edebilirsiniz.Hayatımızı tehtit edebilicek bir olayda örnek olarak bir arabanın karşıdan üzerimize doğru geldiği bir durumda, amigdala denilen ve korku gibi duygusal tepkilerden sorumlu olan bölge tetiklenir ve hipotalamusa sinyal gönderir. Aynı şekilde kişiyi streslendirecek bir olay da bize doğru gelen bir araba gibi amigdalayı etkiler ve yine hipotalamusa uyarı gönderilir[6].

Bir salgın sırasında da hayatımızın tehlikede olduğunu düşünmek gibi olumsuz düşüncelere kapılırsak ister istemez vücut tehtitlere karşı kendisini korumak için önlemler alır. Alınan önlemlere stres hormonu olarak da adlandırılan kortizol ve adrenalinin salınmasıyla başlayabiliriz. Bir soruna karşı tetiklenen bu hormanlar kişinin bağışıklık sistemini güçlendirme, kalp ritmini arttırma, acı veren sinirsel iletimlerin şiddetini azaltarak canlıyı birnevi ‘’savaşmaya’’ hazırlama gibi işlevleri vardır. Bu hormonlar kısa vadede canlının hayatta kalabilmesi için uygulaması gereken tepkinin oluşması için gereklidir ancak sık sık ve uzun süre salınımlarında canlıya zarar verir[3,4].
Fazla Stresin Vücuda Etkisi
Salgından ötürü uzun süreli depresif, stresli bir süreç vücuttaki kortizol seviyesinde artışa neden olabilir. Böbrek üstü bezlerin kabuk bölgesinden salgılanan kortizol uyku düzenini sağlama, kandaki şeker miktarını ayarlama (glukoz ile) uyku düzenini ayarlama kalp ritmini arttırma (adrenalin ile) ve vücudun dengesini sağlamakta önemli bir hormondur. Ancak uzun süreli kortizol artışı ise yüksek tansiyon, damar tıkanıklığı, anksiyete ve bağşıklık sisteminin zayıflamasına neden olur[3,4].Yapılan çalışmalara göre de farklı bir etki olarak kronik stres,obeziteye hem doğrudan (insanların daha çok yemek yemesine) hemde dolaylı (daha az spor faaliyeti yapımından ve uyku düzeninin bozulmasından) yollardan sebep olduğu söylenebiliriz[6].
Bu etkilerin yanı sıra uyku düzenindeki bozulmalar dolaylı yollardan farklı rahatsızlıklara yol açabileceği gibi kişinin çevresine karşı daha az tahammüllü olmasına neden olur.
Önlemenin yolu
Salgın sırasında ortaya çıkan olumsuz duygularla başa çıkmanın en iyi yolu pozitif düşünme,hastalık hakkında bilinçlenme ve olabildiğince günlük yaşamda yapılan aktivitelere devam etmektir. Her kişinin stresle başa çıkma yolu farklı olduğundan bireyin kendisini mutlu eden kitap okuma, spor yapma, oyun oynama gibi etkinlikler yapması ve kendisini faydalı hissettirebilecek faaliyetlerde bulunması ruhsal anlamda destek verecektir. Günlük hayatta yapılan uyuma, yemek yeme, çalışma rutinlerinin de korunması ve mümkünse uğraş verecek etkinliklerin sayısını azaltarak yerine rahatlatıcı aktiviteler tercih edilmelidir[5].
Konu ile ilgili BBC News’de yayımlanmış Klinik Psikolog Gökhan Çınar’ın anlatımıyla kaygı ve kaygıyla başa çıkılmasını izlemenizi tavsiye ediyoruz.
Kaynak
[1] Strong,P. (2008) “Epidemic Psychology: A Model”, Sociology of Health & Illness,12(3):249 – 259
[2] Apter,T. (2020),”Epidemic Psychology,The COVID-19 pandemic defies familiar models of the psychology of epidemics”, Psychology Today
[3] Ocak,H.N (2020), “Pandemi Sürecinin Psikolojik Etkileri Virüs Kadar Hızla Yayılıyor”,İstanbul Üniversitesi Haber
[4] Chang,L. (2018),”What is Cortisol”,WebMD Medical Reference
[5] Çopur,G.Y. (2020),COVID-19 Virüs Salgını Döneminin Psikolojik Açıdan Değerlendirilmesi,Lösante
[6] Understanding the stress response. Chronic activation of this survival mechanism impairs health. Harv Ment Health Lett. 2011;27(9):4‐5.