Fosil kayıtlar sayesinde eskiden var olduğunu bildiğimiz çoğu tür şu anda yeryüzünde bulunmamaktadır. Bir türün yok olması fiziki faktörlerden biyolojik faktörlere kadar pek çok nedenden gelişebilir. Örneğin okyanus sıcaklıklarına çok iyi uyum sağlamış türler, sıcaklığın birkaç derece düşmesi durumunda bile geri dönülemez şekilde etkilenebilir. Aynı şekilde habitatta yeni bir türün ortaya çıkışı da bir diğerinin ortadan kalkmasına neden olabilir. Türlerin yok olması düzenli olarak gerçekleşen bir olay olduğundan Dünya tarihi için yeni ve trajik bir olay değildir. Ancak küresel boyuttaki yıkıcı etkenlerin sebep olduğu çevresel değişiklikler, Dünya çapındaki çok sayıda türü hızlı bir şekilde yok oluşa sürüklediğinde kitlesel yok oluşlar gerçekleşir[1].

Dünya’nın 3,6 milyar yıllık tarihi pek çok kitlesel yok oluşlarla noktalanmış olmasına rağmen, yalnızca son 600 milyon yılın fosil ve kaya kayıtları doğru çıkarımları yapabileceğimiz kadar iyi korunabilmiştir[1].
500 milyon yıl içinde gerçekleşen şiddetli beş kitlesel yok oluş; Ordovisyen, Devoniyen, Permiyen, Trias ve Kretase dönemleridir. Bu olaylar, bir zamanlar sığ denizlerde yaşamış ve fosilleri iyi korunmuş sert vücutlu hayvanların yok oluşlarını açıklamak amacıyla belgelendirilmiştir. Her bir yok oluş döneminde Dünya’daki denizel türlerin en az %50 kadarı yok olmuştur ve hem okyanus yaşamı, hem karasal yaşam geri dönülemez şekilde değişmiştir[1].
Fosil kayıtlarına göre bir kitlesel yok oluşun ardından Dünya’nın eskisi gibi çeşitlenmesi 5 ile 10 milyon yılı alır. Bir kere evrimsel soy hatlarının ortadan kalkması, evrimin rotasını sonsuza kadar değiştirmiş olur. Örneğin 66 milyon yıl önce yaşamış olan ilk primat soyları, Kretase kitlesel yok oluşunda ortadan kalkmış olsaydı insanlar hiçbir zaman var olmaz ve dünyadaki yaşam farklı bir çizgide ilerlerdi[2,3]. Kitlesel yok oluş dönemleri, zaman içerisinde içinde bulunan organizmaları adaptasyona zorlayarak ekolojik komüniteler üzerinde değişikliklere neden olabilir. Örneğin Permiyen ve Kretase yok oluş dönemlerindeki deniz yaşamında avcıların sayısı hızla artmıştır. Bu durum avcılar arasında rekabetin artmasına ve avların baskı altında olmasına neden olmuştur. Trias döneminin ortasında da midye gibi kabuklu hayvanların kabuğunu delerek içerideki hayvanı emebilen bir salyangoz grubu ortaya çıkmış, yeni ve bol bir besin kaynağına yönelim oluşsa da bu salyangozlar Trias sonundaki kitlesel yok oluşta ortadan kalkmıştır. Evrimleşerek kabukları delebilen yeni bir grubun (istiridye deliciler) ortaya çıkması için 120 milyon yılın geçmesi gerekmiştir. Sonrasında istiridye deliciler çeşitlenerek yeni türler ortaya çıkarmıştır[2,3] .
Altıncı bir kitlesel yok oluş geliyor mu?
İnsanoğlunun habitat yıkımı ile küresel ısınma ve ekolojik kirliliğe sebep olan pek çok eylemi günümüzde çok fazla türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getirmiş durumdadır. Yalnızca kaydedildiği kadarıyla son 400 yılda binden fazla tür yok olmuştur. Ancak tropikal yağmur ormanlarında ve okyanus derinliklerinde halen tanımlanmamış çok fazla türün olması, günümüzdeki yok oluşların belgelenmesini zorlaştırır. Zira bu tür belirsizlikler, varlığı henüz tespit edilmeyen türlerin gözden kaçmasına neden olur ve içinde bulunduğumuz dönemin “altıncı bir kitlesel yok oluşa” gitme sürecinin içinde olup olmadığını anlamamızı güç hale getirir[3] .
İnsanlık tarihi boyunca kayıt altına alınmış kayıp türler, Dünya’daki canlıların büyük bir yüzdesinin kaybedildiği beş büyük kitlesel yok oluş dönemlerine erişmiş durumda değildir. Ancak bu; artan kirlilik, küresel ısınma ve buzulların erimesi, habitatların istila edilip yıkılması, bilinçsiz aşılama ve avlanmaların kontrolsüz şekilde artıyor olması sebebiyle durumun ciddi olmadığı anlamına gelmez. Görüntüleme programları çoğu türün endişe verecek düzeyde yok olduğuna işaret etmekte, özellikle kutup ayıları ve çam ağaçları başta olmak üzere bazı türler üzerinde yapılan araştırmalar, iklim değişikliğinin bu türlerin yok oluşunu hızlandıracağını düşündürmektedir[3] .
Fosil kayıtlarına göre en az 500 milyon yıldır küresel sıcaklığın artışıyla yok oluş seviyelerinin artması arasında bir paralellik gözlemlenmiştir. Yani günümüzdeki veriler ve fosil kanıtlara göre ciddi tedbirlerin alınmaması durumunda önümüzdeki birkaç yüzyıl içinde Dünya, insanlar tarafından meydana getirilmiş ani bir altıncı kitlesel yok oluş dönemine girebilir[3,4].
Kaynakça
[1] Twitchett, R.J., (2013) “Mass Extinctions, Notable Examples of”, Encyclopedia of Biodiversity (Second Edition) (29.09.2020 tarihinde erişilmiştir.)
[2] Racki, G., (2019) “Big 5 Mass Extinctions”, Reference Module in Earth Systems and Environmental Sciences (29.09.2020 tarihinde erişilmiştir.)
[3] Jackson, R.B. ve ark. (2017). “Campbell Biyoloji”, Ünite Dört: Evrimin Mekanizmaları, Bölüm 25: Dünyadaki Yaşamın Tarihi, Palme Yayıncılık, 9. Baskıdan Çev., s.521-524
[4] Sanjay Acharya, (2017) “Seymouria Fossil”, Wikimedia Common (30.09.2020 tarihinde erişilmiştir)
Yazı Sahibi
Simge Tiryaki
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisiyim. Venüs ismindeki köpeğime ve on yaşına giren su kaplumbağam Osman'a annelik yapıyorum. Arazide olmayı ve doğada yeni şeyler keşfetmeyi seviyorum. Koruma biyolojisi ve hayvan davranışları üzerine kendimi geliştirmeye çalışıyorum.