• Yazar: İpek Ebru KARATAŞ

Biliş, çevreden gelen uyaranları algılama ve yanıt verme durumudur. Bilişsel gelişim ise organizmanın bir nevi çevreye uyumudur.  Organizma çevreden gelen uyarıcıları alır, işler, birtakım yanıtlar verir; tüm bu gelişim sürecinde aktiftir. Piaget, davranışçıların “boş bir levhanın dışsal faktörlerce doldurulması” görüşüne karşı çıkmıştır, bireyin tüm bu bilişsel gelişim süreci boyunca aktif bir rolü olduğunu iddia eder1.

Piaget’a göre birey, bilişsel gelişim sürecinde çevresini anlamlandırmak için yeni edindiği bilgileri yerleştireceği birtakım “şemalar” kullanır. Bu terim ilk kez Piaget tarafından ortaya atılmıştır1. Şemalar birey tarafından tasarlanmış davranış kalıplarından oluşur. Verilen yanıtları organize etmek, dünyayı anlamlandırmak için kullanılan en küçük birimlerdir. Yeni doğanların şemaları içsel reflekslerden ve basit bazı fiziksel hareketlerden (emme davranışı gibi) oluşurken deneyim kazandıkça soyut ve somut şema tasarımı artar.

Piaget’a göre bu şemaların dönüşümüne yol açan iki olgu vardır: özümleme ve uyum. Özümleme, yeni karşılaşılan bir durumun halihazırda var olan bir şemaya uydurularak açıklanmaya çalışılması durumudur. Örneğin annesinin göğüslerini emmekle ilgili içgüdüsü halihazırda var olan bir bebek, emzikle karşılaştığında onu da bu şemaya uydurarak emmeye başlayacaktır. Uyum ise yeni deneyimlere göre var olan şemayı değiştirmek veya yeni bir şema oluşturmakla sonuçlanan bir olgudur. Hayatında ilk kez koyun gören bir çocuk önce koyuna köpek diyebilir, bu koyunu özümleme sürecidir, onu kafasında önceden var olan bir şemaya oturtur: köpek şeması. Ancak bir süre sonra, koyunun farklı özelliklerini deneyimledikçe uyum süreci gerçekleşir, artık kafasında yeni bir şema vardır: koyun şeması2.

Piaget’ın Bilişsel Gelişim Evreleri

1Duyu-Motor Dönem (0-2 Yaş)

Yeni doğan doğuştan getirdiği bazı reflekslere sahiptir. İlk aylarda bu refleksleri sergilemenin yanı sıra rastlantısal bazı basmakalıp davranışlar sergiler. Örneğin bebek, parmaklarını emer fakat daha sonrasında tekrar emmek için elini aradığında eylemlerini koordine ederek aynı davranışı bilinçli yapmakta zorlanır2. Bilgiyi duyular aracılığıyla ve motorik aktivitelerle kazanır.

Daha sonraki aylarda bebeğin çevreye olan ilgisi artar, taklit davranışı gelişir ve zihninde şemalar şekillenir. Taklit davranışı belleğin oluşumunda da önemli etkiye sahiptir. Bu dönemin en önemli özelliği, nesne kalıcılığının kazanılmasıdır. Nesnelerin görüş sahasının dışına çıkmalarına rağmen var olmaya devam ettiklerini kavrarlar. Nesne kalıcılığının ilk aylarda olmadığının belirteçlerinden biri klasik Ce-eee oyunudur. Bebeğin önünde yüzünüzü kapattığınızda o sizin artık var olmadığınızı düşünür çünkü onun görüş sahasının dışındasınızdır. Tekrar açtığınızda bu kadar şaşırmalarının nedeni budur.

Daha ileri aylardaki bebekler üzerinde yapılmış bir çalışma ise onların nesne kalıcılığını kavramış olduğunu kanıtlamakta. Bebeğin görebileceği düz bir aparatın üstüne bir blok konuyor. Ardından bu bloğu gizleyecek kadar yüksek bir karton duvar önüne konuluyor ve yavaşça arkaya doğru eğilmeye başlanıyor. Karton tamamen geriye yatmak yerine blok engele takılınca bebek bu durumu izlemeyi bırakıyor, çünkü bu beklediği bir durum. Orada hala bir blok olduğunu göremese de biliyor ve karton duvar ona takılınca şaşırmıyor. Fakat aynı deney blok bebeğe fark ettirilmeden arkadan çekilip tekrarlanınca ve blok tamamen arkaya yatınca bebek şaşırıyor ve birtakım tepkiler veriyor. Nesne kalıcılığına dair güzel bir örnek3.

2İşlem Öncesi Dönem (2-7 Yaş)

Bu dönemde çocuklar, dünyayı sınırlı duyusal veriler ve motor davranışlarla algılamanın ötesine geçerek akıl yürütebilmeye başlarlar. Ancak Piaget bu dönemi çoğunlukla sınırlamalarla açıklamayı tercih eder. Bu sınırlamanın bir örneği, benmerkezciliktir. Bu dönemde çocuklar dünyayı bir başkasının gözleriyle göremezler, farklı bakış açılarını algılayamazlar. Üç Dağ görevi, bunu çok güzel açıklayan deneylerdendir. Bu deneyde çocuklar, farklı boylarda olan üç dağ figürünün bulunduğu bir masa etrafında dolaştırılırlar. Ardından bu bir oyuncak bebek bu figürlerin arasında bir yere konur. Çocuktan oyuncak bebeğin görüşünü çizmesi istenir. Bu deneyin sonucunda çocuklar büyük oranda oyuncak bebeğin değil, kendi bakış açılarını çizmişlerdir. Günlük hayatta da bunun örneklerine kolayca rastlayabiliriz, bu dönemdeki çocuklar telefonda aileleriyle konuşurken onlar yanındaymış gibi bulunduğu çevreyi gördüklerini varsayarak konuşur veya televizyonda bir program izlemek istediklerinde bunu herkes istiyormuş gibi davranır; çünkü başka bakış açılarından bakamazlar4.

Bir diğer temel sınırlama, çocuğun koruma kavramından yoksun olması. Koruma kavramı, bir şeyin hacimsel veya biçimsel olarak değiştiğine şahit olsak da başka özelliklerinin sabit kaldığını kavrayabilmektir2. Piaget’a göre bu dönemde bu kavram henüz kazanılmamıştır. Bunu göstermek için yapılan bir deneyde, çocuklara içlerinde eşit miktarda sıvı bulunan iki eşit kap gösterilmiş, sıvı miktarlarının aynı olduğu teyit ettirilmiştir. Daha sonra bardaklardan birindeki sıvı çocukların gözleri önünde daha ince ve uzun bir bardağa boşaltılmış ve soru tekrarlanmıştır. Çocuklar ince uzun bardaktaki sıvının daha fazla olduğunu söylemişlerdir.

Piaget buna bağlı olarak çocukların bu dönemdeki işlem yeteneklerinin de zayıf olduğunu belirtse de buna yönelik daha yakın bir zamanda yapılan bazı deneyler, bu yeteneğin sandığımızdan daha erken geliştiğini ispatlamıştır:

3Somut İşlemsel Dönem (7-11 Yaş)

Bu dönemde çocuklar koruma kavramını kazanırlar. İlk olarak miktarların (sayılar, uzunluk, alan) korunumunu, sonra ağrılık, sonra da hacim korunumunu edinirler.  Somut işlem ve mantıksal kabiliyetleri gelişmiştir, nedensellik ilişkisini kavrayabilirler. Nesneleri gruplandırırken birden fazla özelliğini göz önünde bulundurabilirler. Benmerkezcillikten uzaktırlar, başka bakış açılarının olduğunu kavrayabilirler. Deyimleri ve mecazlar gibi soyut içerikleri anlamakta zorluk çekerler. Örneğin “büyük adam” sözünü iri ve uzun boylu adam olarak anlarlar5.

4Soyut İşlemler Dönemi (11-15 yaş)

11 yaşında başlayan bu dönem yetişkinlik boyunca devam eder. Soyut düşünebilirler, düşünceleri üzerine düşünebilirler ve ideolojik ve ahlaksal yapılar hakkında bir gelişme süreci başlar.

Piaget’a göre bu aşamalar tamamen doğaldır ve her birey bu aşamalardan sırasıyla geçer. Ve sonunda yeterli bir yetişkin olur. Hala gelişimimizin –özellikle nörolojik yönden- aydınlatılmayan birçok yanı olsa da bu katkıları için ona minnettar olmalıyız.