Sincapgiller familyasına ait olan S. vulgaris türü; sevimli görünüşleri, rengarenk kürkleri ve kıpır kıpır davranışlarıyla dikkatimizi çeken, dünyanın çoğu yerinde de görme şansımızın bulunduğu bir canlıdır. Sevimli olan bu canlıyı gelin yakından inceleyelim.

Sciurus vulgaris türünün taksonomik hiyerarşi sıralaması şu şekildedir[1]:

Alem: Animalia (Hayvanlar)
Şube: Chordata (Kordalılar)
Sınıf: Mammalia (Memeliler)
Takım: Rodentia (Kemiriciler)

Alt takım: Sciuromorpha
Familya: Sciuridae (Sincapgiller)

Alt familya: Sciurinae
Cins: Sciurus (Ağaç Sincapları)

Tür: Sciurus vulgaris

Kızıl Sincaplar (Sciurus vulgaris) yiyeceğini toprakta saklar. Highlands, Scotland.[g.1]

Bu Türün Genel Özellikleri Nelerdir[2, 3, 7]

  • S. vulgaris türünün 22 tane alttürü bulunmaktadır.
  • Boyut olarak ya da kürk renginde herhangi bir eşeysel dimorfizm göstermezler.
  • Kafatası ve vücut ölçüleri alttürlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Vücut ve baş uzunluğu 206-250 milimetre; kuyruk uzunluğu 150-205 milimetre; arka ayak uzunluğu 51-63; kulak uzunluğu, 25-36 milimetre arasında değişmektedir.
  • S. vulgaris’in tipik özelliklerinden birisi kulaklarındaki uzun tutamlı tüyleri ve kuyruğunun da aynı şekilde uzun ve tüylü olmasıdır. Kuyruk uzun kıllarla örtülüdür. En önemli işlevlerinden birisi dengeyi sağlamaktır.
  • Sırtta bulunan kürk rengi genelde koyu renklidir. Fakat bu renk koyu kahveden kırmızı kahveye ve hatta parlak kestaneden gri kahverengiye kadar çok değişik renk skalasında görülebilir.
  • Sciurus vulgaris popülasyonlarının çoğu polimorfik olduğundan kürk rengi skalası bulundukları coğrafik bölgeye göre değişir.
  • Tüy dökülmesi veya uzaması mevsimsel olarak değişebilir. Çeşitli hastalık veya parazit istilaları gibi çevresel etmenler de tüy dökülmesi ve uzamasında etkili olan diğer faktörlerdendir.
  • Görme duyuları çok gelişmiştir. Gözlerinde bulunan retinalarda özel yapılar vardır. Bunlar sayesinde dikey olarak da görme yetisine sahiptirler.
  • Kuzey Avrupa ve Sibirya’da yaşayan beyaz renkli ırkların postları kürkçülükte değerlidir.

Kızıl Sincap (Sciurus vulgaris) doğal ortamında. Highlands, Scotland.[g.1]

Fosil Geçmişleri[3]

Bu türümüzün en eski kayıtları Macaristan’daki Hórvölgy Mağarası’nda bulunmuştur. Fosillerin Orta Pleistosen jeolojik dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Pleistosen Çağ’ın hangi aralıklardaki zaman dilimlerini kapsayacağı sorusunun cevabı ise; 2.6 milyon yıl önceden ve 11,700 yıl öncesine kadar süren zaman periyodudur. Son Buzul Dönemi olarak da bilinir. Bu dönemde gezegenimizin büyük bir bölümü buzullar altındadır. Aynı zamanda Pleistosen Dönemi, jeoloji biliminde- yani yer biliminde- Kuaterner döneminin (dördüncü zaman) ilk ve en uzun evresi konumundadır.

S. vulgaris türüne ait fosil kayıtları Macarsitan dışında Fransa’da orman faunalarını kapsayan, Geç Pleistosen’de oluşan yataklarda bulunmuştur.

Yapılan çalışmalarda Britanya’nın ormanlık alanlarında bulunan zayıf tabakalı mağaralardaki fosiller de kayıda geçirilmiştir.

Sciurus vulgaris kafatasının çeşitli açılardan fotoğrafları.[g.2]

Habitat ve Ekolojileri[2, 3, 5]

S. vulgaris, asıl olarak yaprak döken ve iğne yapraklı ağaçların bulunduğu ormanlarda yaşar. Bu ormanların Kızıl Sincaplar için sağladığı tohumlar ve meşe palamutları, bol miktarda yiyecek bulma şanslarını arttırarak hayatta kalmaları için gerekli besinleri tüketmelerinde avantaj sağlar. Bu ormanlarda bulunan kalın gövdeli ağaçlar da aynı zamanda Kızıl Sincaplar için yuva yapma yeri olarak kullanılabilecek oyukları içerir. Genelde yuva kurma yeri olarak olgun ağaçları seçerler. Sağlam ve iyi durumda olan yuvaları birkaç yıl boyunca  kullanmak mümkündür.

Dünyada tüm Avrupa’da (İzlanda ve Akdeniz adaları hariç) ve hatta Japonya’ya kadar dağılış gösterirler. Türkiye’de ise Marmara Bölgesi için Trakya ve İstanbul’un ormanlık bölgelerinde; Doğu Karadeniz Bölgesi için Trabzon’da; Akdeniz Bölgesi için Toros Dağları’nda ve Kuzeydoğu Anadolu için de Kars civarında Kızıl Sincap’a rastlayabilirsiniz.

Beslenmeleri[2, 3, 5]

S. vulgaris türleri genel olarak iğne yapraklı ağaçların tohumlarını, meşe palamutlarını ve kabuklu yemişleri (kayın ağacının cevizi (beechnuts)) yemektedirler. Özellikle Çam ve Porsuk ağacının tohumlarını çok severler. Fakat bu porsuk ağacı tohumu, insanlar için zehirlidir. Alt kesici dişleri sayesinde çok sert kabuklu yemişleri bile yiyebilirler ve bu kabuğu delip içindeki yemişi yeme süresi çok kısa bir süre içinde gerçekleşir. Tabii ki Kızıl Sincapların yaşadığı habitatlara ve yiyeceklerin bulunmasının elverişli olup olmamasına göre beslenme alışkanlıkları ve düzenleri değişebilmektedir. Eğer bulundukları konumda genelde yedikleri besinleri bulamazlarsa mantar, kuş yumurtası, bahçe çiçekleri ya da çeşitli sebzeleri de yiyerek hayatta kalma şanslarını arttırmaya çalışırlar. Hatta farklı gözlemciler tarafından kozalaklı ağaçların kabuğunu soyup ağaçların özünü yaladıkları da gözlemlenmiş ilginç özelliklerindendir.

İç güdüleri ve temel refleks becerileri sayesinde yavrular, annelerinden hangi besin kaynaklarını yiyeceklerini öğrenirler. Fakat gün geçtikçe ve yaşlandıkça besin arayışları ve yeni besinleri keşfetme istekleri azalmaktadır.

Tıpkı diğer memeli hayvanlarda da görüldüğü gibi günlük ortalama besin alımları mevsimlere göre değişmektedir. İlkbahar aylarında çok fazla besin alırlarken kış aylarında bu besin alımı azalır. Öyle ki günde ortalama besin alımı, bu iki mevsim geçişi arasında 80 gramdan 35 grama düşer.

Sciuridae familyalarının çoğunda görüldüğü gibi bu türde de bulunan besinlerin toprağa gömülmesi veya ağaçların kabuğunda saklayarak depolama alışkanlıkları görülebilmektedir. Bu şekilde tohum avcılığı yaparak tohumların yayılmasını ve erzaklarını gizli yerlere saklamaları ile buralarda unutulan tohumların filizlenip yeni ağaçları vererek, orman komünitelerine önemli bir katkı sağlarlar. Bu durum da sincapların ekosistemde ne kadar büyük rol aldıklarını gösterir.

Kızıl Sincap (Sciurus vulgaris) mineralleri için kızıl geyik boynuzunu kemirirken. Cairngorms National Park, Highlands, Scotland.[g.1]
Sciurus vulgaris[g.3]

Üreme/Çiftleşme[3, 5, 7]

Dişiler genelde birden fazla partnerle çiftleşirler. İlk olarak erkekler çiftleşmeden önce dişileri uzun süre takip ederler. Daha sonra vivipar şekilde döllenme ve gelişim görülür. Yavrular drey olarak bilinen yuvada doğarlar. Yuvanın uzunluğu 50, yüksekliği 30 cm’dir. Dreyler ağaçların tepelerinde bulunurlar ve kuşlardaki gibi dallardan yapılır. Yosun, yapraklar ve diğer malzemeler de bu yapıya yumuşaklık kazandırır. Normal şartlarda ilkbaharda 3 ila 8 arasında yavru birey doğar. Dişiler yaklaşık 38 gün gebe kalırlar. Dişilerin 8 tane memesi bulunur. Çiftleşmeden sonra 45-48 gün sonra yavrular doğar ve anne bakımı görülür. Yaklaşık 10 hafta sonra kendi yiyeceklerini arayabilecek büyüklüğe ve gelişime sahip olurlar. 10 hafta sonra dişlerinin ve vücut gelişimlerinin belirli bir büyüklüğe ulaşmasıyla sütten kesilirler. Bazıları ise kışın annelerinin yanında kalır. Ayrıca yavrularını evcilleştirmek mümkündür.

Yaşam Ömürleri[2]

Yırtıcı kuşların ve etçil memelilerin varlığından ve dolayısıyla doğaları gereği yoğun şekilde avlanmalarından dolayı bu türün ölüm oranları yüksektir. Ama yine de bu hayvanların aşırı avlanması nesillerinin tehlikeye düşmesine neden olan sebeplerden biri değildir. Çünkü bu, normal bir vahşi yaşamın besin zinciridir. Neslin tehlikeye girmesine neden olan sebep genelde insanlardır. Bu türün yalnızca dörtte birinden azı ilk doğum günlerine sağ çıkabilmektedir. Yetişkin bireyler ise vahşi doğa ortamında 6-7 yıl ömre sahiptirler. Çevresel koşullara ya da avcı hayvanların saldırılarına dayanabilenler, hayatta kalmayı başarabilenlerdir. Fakat bu koşullara dayanmak ve mücadele etmek oldukça güç olduğundan çoğu birey ortalama olarak yalnızca 2-4 yıl yaşayabilmektedir.

Doğal olmayan koşullarda, bakımlarına bağlı olarak ortalama 10-12 yıl yaşayabilirler. Max Planck Demografik Araştırma Enstitüsü’ne göre ise vahşi ortamda ömür uzunlukları ortalama 12 yıldır.

Davranışları[3,6]

  • Çoğu zaman yalnız yaşarlar.
  • Gündüzleri faaliyet gösterirler. Faaliyetleri genelde sabahtan başlar. Gün boyunca ara sıra küçük dinlenme molaları verirler. Günlerin fazla sıcak olduğu zamanlarda yuvalarına çekilerek öğle uykusuna dalarlar.
  • Kış uykuları yoktur. Kış mevsiminde, günde yalnızca bir defa faaliyet gösterirler. Başka zamanlarda yine yuvalarında dinlenerek vakit geçirirler.
  • Kış ve ilkbahar mevsimlerinde ortak yuvalar meydana gelebilir. Dreylerini (yuva) paylaşan bireyler genelde aile olma eğilimindedirler.
  • Sosyal organizasyonları, cinsiyetler arası egemenlik hiyerarşisine dayanmaktadır. Örneğin yaşlı ve olgun olan bireyler daha baskındırlar. Dominant erkekler ise genelde grubun lideri ve dişiyle çiftleşme olasılığı en yüksek olan birey niteliği taşır.
  • Yuvalarının mesafeleri, bol bulunan yiyeceklerin olduğu bölgede daha yakın ve sıktır. Hatta özellikle üreme mevsiminde olan ve üreme yeteneğine sahip dişiler, bu mesafeyi iyice daraltmaktadır.
  • Sıçrayışları sayesinde hızlı koşabilme yetenekleri arttırılır. Sık sık dururlar ve arka ayakları üzerinde dik otururlar; başı, kulakları dik ve burun havayı koklayacak şekilde dik tutulur. Çevik birer tırmanıcı olduklarından, daldan dala ve ağaçların arasında 4 metreye kadar sıçrayarak hızla hareket etme yetisine sahiptirler.
  • Rahatsız olduklarında veya rahatsız edildiklerinde, gözlemciye veya yırtıcıya doğru hareket ederler. Bazen de hareket etmeden oldukları yerde kalakalırlar.
  • Suda yüzebilirler.
  • İdrar, koku alma sinyalinin önemli bir şeklidir. Dişilerde vajinal sekresyonlar, üreme durumunun bir işareti olarak idrarı etkileyebilir. Erkekler ise bu koku işaretini alarak dişilerin yerini tespit edip yaklaşma eğilimi gösterirler.
  • Genelde sincaplardaki haberleşme yöntemi olan koku yoluyla haberleşme, yüz silme davranışı sayesinde çene üzerinde bulunan bezlerin harekete geçirilmesiyle koku kendini idrarda ve diğer vücutsal salgılarda belli eder. Bu haberleşmenin genel amacı; bulunulan ortamı, üreme durumunu ve karşılıklı iletişimi sağlamaktır. 
  • Biz insanlar gibi sincapların da sinirlendiği ve agresifleştiği durumlar olur. Böyle bir durum gözlendiğinde kuyruk ısırma, çığlık veya kovalamaca gibi davranışlar görülebilir.
Sciurus vulgaris çifti[g.4]

Sciurus vulgaris hastalanır mı?

İngiltere’de Sincap Çiçeği Virüsü (SQPV) olarak tanımlanan hastalık yapıcı organizma, Kızıl sincapların ölümcül hastalığına neden olan etmen olarak tanımlanmıştır. Daha önceden keşfedilmiş Sciuridae familyalarında görülen Parapoxvirus ile benzer morfolojilerinden dolayı karıştırılmış olan bu virüsün, daha sonraları farklı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Squirrelpox virus ile enfekte olmuş Kızıl sincaplar göz, burun ve dudak çevresindeki deriden başlayıp göğüs ve ayaklara yayılan bir deri hastalığı yaşar. Virüsün kaynağı net olarak bilinmemektedir. Fakat araştırmalara ve analizlere göre doğal konağın Amerikan Gri sincabı olduğu düşünülmektedir. Böyle düşünülmesinin nedeni ise bu hastalık, Amerikan Gri sincabının bu bölgelere girmesine kadar görülmemiştir. Diğer bilinmezlikler gibi SQPV’nin sincap türleri arasında doğrudan mı yoksa başka şekiller aracılığıyla mı aktarıldığı da şu anda bilinmemektedir[4].

Aynı zamanda sincaplarda soluk borusunun tıkanma durumu zatürre hastalığına yol açabilir. Sürekli olarak solunum yapan ve hırıltılı bir ses çıkartan sincaplarda büyük ihtimal zatürre meydana geldiğini anlayabiliriz.

Kızıl sincaplar neden tehlike altında?

Lokal olarak İskoçya’da hala yaygın olmasına rağmen; İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’da tehdit altına giren türler arasında yer aldığı kayıtlara geçmiştir. Türlerinin tehdit altına giren türler içinde sınıflandırılmasının nedeni Amerika’dan getirilen Gri sincapların (Sciurus carolinensis) varlığıdır.

Gri sincaplar kendilerini etkilemeyen fakat aynı cinse ait olmalarına rağmen Kızıl sincaplara parazit etki yapan Parapoxvirus’ü taşır. Bu da S. vulgaris türünün azalmasına neden olur. Bir diğer neden ise Sciurus carolinensis türleri, meşe palamudunu olgunlaşmadan yeşil şekilde tüketmektedirler. Meşe palamudunu olgunlaşmış yiyen Sciurus vulgaris için bu durum, yiyecek sıkıntısı oluşturur ve ağaçlarda yeterli besin bulamayınca açlık ölümü getirir. Başka bir neden ise kendilerinin dışında bir türün baskın olması halinde rahatça üreme davranışı gösterememeleridir. Bu onlar için çok büyük bir tehdit oluşturur.

Gri sincapların etkisi dışında bir diğer faktör de, ormanlık alanların kaybı ve tahrip olmasıdır; şehirleşme ile doğal alanların yok edilmesi, kara yolu trafiği, izinsiz ve kanunsuz avcılık yapılması da nesillerinin tehlikeye girmesinde insan kaynaklı sebeplerdir[5].

S. vulgaris türünün neslini kurtarmak için ne gibi katkı sağlayabiliriz?

Sincapların içine girip yaşayabileceği kutular yaparak, onlara yuva kurabilecekleri ortamlar sağlayabiliriz. Ömrü geçen ve çok olgunlaşmış ağaçların kesiminden önce içlerinde herhangi bir canlının yaşayıp yaşamadığını kontrol edebiliriz. Bu şekilde onlara zarar gelmesini engelleyebiliriz. Sincapların yaşam alanlarını arttırmak için kontrollü ve ekolojik koşullara uygun şekilde ağaç çoğaltılması yapabiliriz. En önemlilerinden biri de biz insanlar olarak, ekoloji ve doğa sevgisini benimseyerek, tabiatı kendimizin verdiği zararı en aza indirgeyerek korumalıyız.

Sciurus vulgaris[g.5]

KAYNAKÇA

[1]“Sciurus vulgaris” girdisi. ITIS. Son Erişim Tarihi: 16.04.2021
[2] Seinfeld, J. (1999). “Sciurus vulgaris” girdisi. Animal Diversity Web. Son Erişim Tarihi: 19.04.2021
[3] Lurz, P.W.W., Gurnell J. & Magris, L. (2005). Sciurus vulgarisMammalian Species 2005(769): 1-10.
[4] Haller, S.L., Peng, C., McFadden, G. & Rothenburg, S. (2014). Poxviruses and the evolution of host range and virulence. Infection, Genetics and Evolution, 21: 15-40.
[5] Keating, H. (2018). Red squirrel facts. The Woodland Trust. Son Erişim Tarihi: 19.04.2021
[6] Alkan B. (1965). Türkiye’nin Ağaç ve Tarla Sincapları (Mammalia-Sciuridae) Üzerinde Bazı İncelemeler. Bitki Koruma Bülteni, 5(4): 151-162.
[7] Kuru, M. (2020). Omurgalı Hayvanlar, Başkent Üniversitesi, Ankara: Palme Yayıncılık, 12.baskı, syf.639.

Görsel Kaynakçası

[g.1] Nature Picture Library
[g.2] Lurz, P. W. W. “Sciurus vulgaris.” Mammalian Species
[g.3] Mariana Gorbunova, “Sciurus vulgaris”, iNaturalist
[g.4] Stanislav Cherepushkin, “Sciurus vulgaris”, iNaturalist
[g.5] Annika Lindqvist, “Sciurus vulgaris”, iNaturalist

Yazı Sahibi

Sıla Arpacı

Merhaba, ben Sıla. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. Özellikle genetik, mikrobiyoloji, ekoloji gibi alanlarla beraber biyolojinin çok çeşitli dallarına ilgim bulunuyor. Bunun dışında tuval yapmayı, doğayı gözlemlemeyi ve dünyadaki farklı kültürleri keşfetmeyi seviyorum.

1 YORUM